Yiğit Caner Aydın, Türk spor tarihindeki en etkileyici figürlerden biridir. Hayat hikayesi olaylarla dolu ve kesinlikle övgüyü hak ediyor. 1992’de doğan Yiğit Caner, İstanbul Üniversitesi’nde Astronomi ve Uzay Bilimleri okurken, 23 Mayıs 2013’te başına bir standın devrilmesi sonucu ağır şekilde yaralanıyor. Yüzde 20 hayatta kalma şansı olan kritik bir ameliyat sonrası gözlerini açtığında, alt tarafını hissetmekten mahrum kalıyor.
Bu noktadan sonra, hayatı tamamen şekillendiren kaçınılmaz bir yol ayrımına geliyor. Yiğit, şöyle düşünüyor: “Bu olaydan sonra insanların ‘Bir Yiğit vardı, çok gençti. Bir kaza geçirdi ve hiçbir şey yapamıyor şimdi. Hayatta başımıza ne geleceği belli değil’ diyerek kendi sahip olduklarına şükretmeleri mi gerekiyor, yoksa ‘Bir Yiğit var, genç yaşta çok zor şeyler yaşadı ama mücadeleyle ne kadar başarılı oluyor!’ diyerek bana örnek alarak ilham mı olacaklar? Ben kararımı orada verdim. İnsanlara ilham olacak kadar büyük bir mücadele vereceğim.”
Bu şekilde, Yiğit’in gerçek savaşı başlıyor. Tam 8 ay hastanede yattıktan sonra 2 yıldan fazla bir fizik tedavi süreci geçiriyor. Fizik tedavi merkezi ile evi arasında mekik dokurken, babasının tesadüfen tanıştığı bir okçunun ona “Sen de okçuluk yapabilirsin” demesiyle hayatında yeni bir sayfa açılıyor. Okçular Vakfı’ndaki antrenörlerden okçuluk öğrenen Yiğit, her gün evinin otoparkında 5-6 saat antrenman yaparak çabalıyor. Bu çabası önce milli takıma seçilerek ödüllendiriliyor, ardından uluslararası başarılar elde ediyor.
Yiğit Caner Aydın, bireysel ve takım müsabakalarında defalarca Dünya, Avrupa ve Türkiye şampiyonlukları kazanarak istikrarlı bir başarı grafiği çizdi. Artık en büyük hayali olimpiyat altın madalyası kazanmaktır. Bu uğurda çalışmalarına azimle devam eden Yiğit, yakın zamanda SANKO Holding ile sponsorluk anlaşması imzalayarak yeni bir yol arkadaşı kazandı. Bu anlaşmanın kendisine daha güçlü hissettirdiğini belirten Yiğit, “Tüm dünyaya ilham veren bir hikayem oldu. Adımı tarihe yazdırabildiğim için gerçekten çok mutluyum” diyor.